Kampanya fiyatından satılmak üzere 5 adetten az stok bulunmaktadır.
Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.
1900’lü yılların başı, Biga… Savaştan yorgun düşmüş bir millet, bir çiftlik ve zengin bir aile.
Bir yemin ve o yeminle vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir baba.
Gün gelir kader zarını atar ve hayatlar savrulur dört bir tarafa.
İncir Kuşları, Piruze-Şam’da Bir Türk Gelin, İki Kişilik Yalnızlık gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz’ün kaleminden genç yaşta Ürdün’e gelin giden iki kız kardeşin gerçek yaşam öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız.
Bu romanı elinizden bırakamayacaksınız… Tarih, kader ve aşkın mükemmel bir karışımı… Solgun Karanfil --- Solgun Karanfil Fikret onun solgun yüzüne bir öpücük kondurdu.
“Sen hiç merak etme.
Ölmek için değil, düşmanı ezmek için çıkıyoruz dağlara.
Bir gün yanına sağ salim döndüğümde sana özgürlüğü getireceğim.
” Aferdita sözünü kesti.
“Unutma aşkım,” dedi yeşil gözlerinden yanaklarına yaşlar süzülürken.
“Her tercih bir vazgeçiştir.
Ama vazgeçilen hep alacaklı kalır!” O söğüt ağacının altında birbirlerine söz vermişlerdi kumrular gibi yuva kuracaklarına.
Ama Naziler memleketlerini işgal edince gölge düştü mutluluklarına.
Vatansız yaşanmazdı ki sevda! Bajgora Dağlarına doğru yollara düştü Fikret özgürlük uğruna.
Kalbinde Aferdita’sı, aklında vatanıyla… İncir Kuşları, Piruze gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz, yürek yakan son romanı Solgun Karanfil’le aşkı anlatırken bizi savaşla yüzleştiriyor ve soruyor: “Yaşanmışlıkları kaybetmek mi daha zor, yoksa hayalleri mi?” Sevmek Zorunda Değilsin Beni --- Sevmek Zorunda Değilsin Beni İnsan karşılıksız sevebilir mi?” Her şey bu soruyla başladı.
Ve cevabı Yeşim’in zümrüt gözlerinde gizliydi.
Güzelliğin değil, yaşanmış acıların parladığı o gözlerde… Cemil için ona sarılmak, karanlığa gömülmüş bir hayata yeniden tutunmak demekti.
İkisi de yaralıydı.
İkisi de sessizdi.
Ama aynı yürekte çarpan iki yalnızlıktılar.
Yeşim ile Cemil’inki yalnızca bir aşk değil
bir kefaretin, bir umudun, bir başkaldırının hikâyesi… Dünya bu kez bir “hayat kadını”nın penceresinden görünüyor.
Ve onu yalnızca bedeniyle değil, ruhuyla seven bir adamın gözlerinden… Sinan Akyüz çok konuşulan romanlarının ardından bu kez aşkın en kırılgan hâline dokunuyor.
Aşkın kıskançlıkla, namus dayatmalarıyla ve hayatın sert yüzüyle sınandığı bir yolculuk bu.
Acının bile sevgiye dönüşebileceğini anlatan bir roman.
Sevmek Zorunda Değilsin Beni, bir itiraf kadar yalın, bir ağıt kadar sarsıcı… Okurken yalnızca gözleriniz değil, içiniz de ıslanacak… Ben Amir --- Ben Amir “Seni,” diye sürdürdü konuşmasını, “doğurdum ama hiç doğurmamış saydım.
Hiç benim olmamış gibisin.
Çünkü sen benim alnımdaki kara bir lekesin!” Birden tüylerim diken diken oldu.
“Hayır,” diye haykırdım, “hayır… Ben kara bir leke değilim.
Ben bir piç değilim.
Ben bir lanet değilim.
Ben bir şerefsiz değilim.
Ben sadece hasarlı biriyim.
Ben sadece ruhu yaralı biriyim.
Tıpkı senin gibi anne.
” Yüz binlerce insanın katledildiği Bosna Savaşı’nın en büyük mağdurlarıydı onlar.
Yaşadıkları işkence ve tecavüzleri unutmaları mümkün değildi.
İsteseler de unutamazlardı.
“Tecavüz kampları” denilen yerlerde zorla hamile bırakılmışlardı.
Binlerce çocuk işte böyle dünyaya geldi: “Görünmeyen” ve “unutulan” çocuklar… Savaşın ve soykırımın ağır yükünü omuzlarında taşıyan çocuklar… Her yerde olmalarına rağmen aslında kimler olduğu bilinmeyen ruhu yaralı çocuklar… İncir Kuşları ve Meyra’nın yazarı Sinan Akyüz’den bu kez Bosna Savaşı sonrası yaşananları anlatan son roman: Ben, Amir Savaşın Unutulan Çocuğu.